26 Kasım 2013 Salı

Beyniniz daha iyi çalışsın diye;

Beyninizi daha iyi çalıştırmanın yolları:

1-İnsan beyninin ayaktayken ve açık havadayken yaklaşık yüzde 10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir.Önemli kararlarınızı alırken kapalı alandaysanız,''volta atmayı''deneyebilirsiniz.

2-Yürüyerek kolları sallamak beynin performansını olumlu etkiliyor.Önemli kararlarınızı açık havada,kollarınızı sağa sola sallayarak yürürken almaya ne dersiniz ?

3-Yabancı bir dil öğrenme beyni güçlendiriyor.Her gün birkaç yabancı ya da yerli yeni kelime öğrenip,kullanabilirsiniz.Sözlük okuyabilirsiniz.Alışveriş listesi veya telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.

4-Zihinsel jimnastik/antrenman yapın.Bunun için çeşitli bulmacaları çözebilirsiniz.Satranç gibi akıl oyunları oynayın.

5-Rutinden kurtulun.Rutin olarak tekrar ettiğiniz davranışlardan vazgeçin.Bazen telefonu sol elinizde tutun,çantanızı diğer elinizle taşıyın,evinize başka bir yoldan gidin.En azından bir günlüğüne televizyon kumandasını sık kullanmadığınız elinizde tutun.

6-Entelektüel zevklerinizi geliştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş antolojisinden birkaç cümle okuyun.Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin.

7.Her gün güzel bir resme veya fotoğrafa bakmaya çalışın.Estetik algınız,gördüğünüz estetik şeyler kadar gelişir.

8-Sevdiğiniz bir müziği bir süre gözleriniz kapalı dinleyin.Beyin otoriteleri tarafından klasik müziğin zekaya 7 puan ekleyebildiği iddia edilmektedir.

9-Günde aklınızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer.Bu düşünceler ne hakkındaysa,hayatınız da ona göre şekillenir.Unutmayın,kafanızda en çok neyi düşünürseniz,hayatınızda da onu çoğaltırsınız.

10-Bir konu hakkında düşünürken,nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin.Düşünmek üzerine düşünmek,beyin ve düşünce kapasitesini arttırır.

11-İyi bir uyku kaliteli bir beyin için şarttır.Çok uyuyorum diye üzülmeyin. Einstein'in günlük 10 saatten fazla uyuduğu biliniyor.24 saati geçen uykusuzluk beyinde sarhoşluğa benzer bir etki yapar.

12-Bol ve temiz oksijen beyin için çok önemlidir.Beynimiz ağırlık olarak vücudumuzun yüzde 2'sini oluşturduğu halde,vücuda gelen oksijenin yüzde 25'ini tüketir.Oksijensiz kaldığımızda ölümü gerçekleşen ilk organımız beyindir.Odanızın penceresini açarak kendinize bol bol oksijen ısmarlayın.

13-Farklı düşünme tarzları beyninizi geliştirir.Çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin.Sizden farklı düşünen insanlarla konuşun.

14-Kullanılmayan organ körelir.Sürekli televizyon seyrederek beyninizi düşük viteste çalıştırmayın.

15-Beynin en tehlikeli yanı ''ters çaba'' kuralına göre çalıştığı anlardır.Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuzu başınıza getirir! Buna ters çaba kuralı denir.Beyin odaklanılan hedef olumsuz olsa bile,bunu gerçekleştirmek için çalışır.Topluluk önünde konuşma yaparken ''acaba heyecanlanır mıyım ?'' diye düşünürseniz,heyecanlanırsınız.

16-Beyni yoran monotonluktur.Hayatınızı ne kadar renklendirirseniz,beyninizi o kadar neşelendirebilirsiniz.

17-Beyin kısa süreli hafızada beş ile yedi arasındaki bilgiyi işleyebilir.Yeni bir bilgi gelince,bu bilgilerden birini atar.Buna ''sihirli sayı'' kuralı denir.Bu kural aşılıp aşırı bilgi yüklenmesi durumunda beynimiz ''servis dışı'' olur.Hayatınızın en büyük kararlarını alırken ''kafadan'' değil,tıpkı beş haneli iki rakam grubunu çarparken yaptığınız gibi,bir kağıt üzerine yazarak ne yapacağınızı hesaplayın.

Üniversiteye yeni başlayanlara;

Baktım 3. sınıf olmuşum. Artık hafiften yaşlanıp abla kıvamına geliyorum. Bari ben de naçizane 3-5 tavsiye vereyim dedim. Bu tavsiyelerim işletme gibi mühendislik gibi özel şirkette çalışılacak okulda okuyanlar için.
*Öncelikle arkadaşlar, dil öğrenin. 2 yıl 3 aydır kime ne sorduysam hep ucu bu yabancı dile çıktı. Bilhassa İngilizce. Tecrübeli diye bir çok kişiye sorular sordum, seminerler dinledim ve hep sonu İngilizce'ye çıktı. Yurt dışına mı gidersiniz yurt içinde mi halledersiniz bilemem ama kesinlikle İngilizce'yi atlamayın. Öğrenebilirseniz, fırsatınız olursa ikinci bir dil de öğrenin. En azından giriş yapın.
*Not ortalaması bence çok gereksiz bir şeydi. Ta ki bu sene ne Erasmus'a ne de yüksek lisansa yetmeyecek ortalamam olduğunu görene kadar. Dersleri odak noktanız yapmayın derim ben (bölüm birincisi oalcağım derseniz başka tabi.) ama ortalamanız da 2,6 falan olsun.
*Erasmus demişken Erasmus'a da gidin. Okul uzayacak diye korkmayın. Okul uzasa da bir dönem yurt dışında kalmanın ayrıcalığını yaşayacaksınız.
*Zorunlu stajınız olmasa da staj yapın. Kesinlikle staj yapın.
*Okul biter bitmez yüksek lisans yapmaktansa biraz tecrübe edindikten sonra yapmak daha güzel olabilir. Tecrübesiz okul hiçbir şeydir diyenler çoğunlukta.
*Bol bol gezin görün. Bu çok önemli madde. Ufkunuz genişler fena mı? :)
*Hobi edinin. Ama öyle bir kere deneyip bırakmayın. Bir uğraşınız olsun. Bakış açınız değişir, gelişir.
Bir hocam parayı boşa harcamak yerine enstrümana verirsen çalamasan bile en azından odanın havası değişir demişti. En azından elinizde enstrümanınız olsun. Veya fotoğraf çekin. Hiç bir işe yaramazsa anılarınızı kaydetmiş olursunuz. Bir şeyler yazın, çizin. Kaybedecek bir şeyiniz yok bence.
*Seminerlere katılmanın yanında seminerleri düzenleyen de olmaya çalışın. Ön planda olmak güzeldir. Ünlülere, iş adamlarına, konuşmacılara mail atın. Okulunuza çağırın. Emin olun bir çoğu cevap verecek. Hatta gelenler de olacak.
*Organizasyonlar yapın. Okulun ilk yıllarında topluluklara katılın. Sanat topluluklarının yanında seminer türünde etkinlikleri olan topluluklara da katılırsanız organizasyon yapma fırsatınız olur.
*3.sınıfta hâlâ topluluğun yönetim kurulunda değilseniz ayrılın ama. 2 sene çalıştığınız yeterlidir bence.
*Teknik gezilere kesinlikle gidin. Fabrika, ofis ortamlarını görün. Sevip sevmediğinize karar verin. Mesela ben ilk teknik gezimde fabrika ortamında olamayacağımı anladım. Ona yönelik planlarım şekillendi zamanla.
*Work and Travel ile yurt dışına çıkabilirsiniz. Hem gezip hem dil öğrenir hem de para kazanırsınız. Verdiğiniz para başta gözünüze çok gelebilir ama dönerken yüksek ihtimalle daha çok paranız olacak. Yok o kadar kalamam dışarıda derseniz de, interrail, interbus, interfly gibi seçenekleri de değerlendirebilirsiniz.
*İş hayatında ve sunumlarda giyilecek kıyafetler alın. (Bu çok önemli ben stajda giyecek bir şey bulamadım doğru düzgün.)
*Kitap okuyun. Sevdiğiniz tarz kitapların yanında mesleki kitaplar da okuyun. İlla ki öğrenecek bir şeyleriniz oluyor kitaplardan.
*Dışarıdaki üniversitelerde yapılan etkinlikleri takip edin. Gidebildiğiniz kadarına gidin. Çok yararlı oluyor bence hepsi de.
*Arkadaşlarınızla ekip kurup yarışmalara katılın. Hem ekip çalışmasını denemiş olursunuz hem de eğlenirsiniz. Belki ödül bile kazanırsınız fena mı?
*Blog yazın. Hem kendiniz neler yaptığınızı görürsünüz, hem yazı dilinizi geliştirirsiniz, hem bilgi alış verişinde bulunursunuz. Tabi bahsettiğim mesleki blog. Fotobloglar ya da günlükler de güzel tabi ki ama gelişiminizi görmek için mesleki blog daha iyi olur.
Benim düşüncelerim bunlar. Öğrenciden öğrenciye tavsiye olur mu bilmem ama umarım bir satır da olsa faydası olur. Ben de saydıklarımın hepsini yapabilmiş değilim, örneğin ortalamam yerlerde olduğundan Erasmus'u aklımın ucundan geçiremedim. Yüksek lisansı da çalışmaya başlayınca bir yıllık maaşımı feda ederek yapabilirim belki :( Yani ben bu ortalama meselesini acı bir şekilde öğrenmiş oldum ama bir şekilde kendimi geliştirmeye çalışıyorum işte. Açığımı kapatmam gerek :)
Başarılı okul yıllarınız olsun, sevgiler...

18 Kasım 2013 Pazartesi

Ajansa da gittim sonunda.

Bugün bahsettiğim ajansa gittim.  Önce ajansı bulamadım aslında. İnternette yazan adresi kaydettim ben telefonuma, Google Map'ten aradım, buldum. Fotoğrafını çektim. Bin bir zorlukla, kırk kere dolaşarak buldum bahsedilen adresi. (Yön bulmada, harita okumada hiç iyi değilim.) Veee hayal kırıklığı... Briç ihtisas kulübünü bulmuş oldum :) Meğersem ajansın yerini değiştirmişler. Aradım artık dedim "Bulamadım ben sizi :(" onlar da sağolsunlar bir güzel tarif ettiler. En sonunda buldum. Bir heyecanla girdim içeri, genç bir kız vardı kapıda "Eeııuu ben staj görüşmesi için gelmiştim ama kimle görüşmem lazım?" O anda ajansın sahibi Metin Bey açtı kapıyı. Güler yüzle, hoş geldinle karşıladı sağolsun. Adımı da biliyordu çok hoşuma gitti açıkçası :) Sonra konuştuk biraz ben kendimden bahsettim, Metin Bey'in anlatacağı daha çok şey varmış onu dinledim bol bol. Çok da faydalı oldu bir saatlik konuşma bile.
Tabi ben başlarda heyecanlandım hayatımda ilk kez mülakatımsı bir şey oldum sonuçta. Başlarda gergindim. Saçma sapan cevaplar falan vermiş olabilirim o profesyonel adamın karşısında :(
Sonra rahatladım tabi. Şirket ama ev gibi. Kendi deyimleriyle söyleyeyim "Burası gençler için bir okul gibi olmalı, biz sizin elinizden tutmazsak sizi nasıl toplama kazandırabiliriz?" Haklı da. Gençlere çok destek oluyorlar. Sonuçta beni reddedebilirlerdi de ama yapmadılar. Tam anlamıyla kucak açtılar. Ben ne kadar alabilirsem o kadar katkı sağlayacaklar.
Şimdiden çok büyük yararı olacağını gördüm. En azından şirket kültürünü görmüş olacağım ki bununla da kalmak istemiyorum. Zaman geçtikçe göreceğiz bakalım.
Tabi bir daha ne zaman gidebilirim belli değil. İnsanın fabrikaya gitmesi gerekince ve de gözleri bozulunca ve de diş kontrolü olunca biraz yoğun olabiliyor :)

14 Kasım 2013 Perşembe

Ajans.

Bilen bilir yaklaşık 6 aydır falan marka danışmanı olmaya karar vermiş vaziyetteyim. Bunun için karar verdiğim zamandan beri de bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Araştırıyorum, okuyorum. Önüme gelene soru soruyorum falan. İlk olarak da okulumuza seminere gelen bir marka danışmanının önüne atladım. Dedim böyle böyle ben de ilerde marka danışmanı olmak istiyorum. (O zamanlar daha yeni karar vermiştim.) Öğrencilik hayatımda ne yapmalıyım? Bana bir iki isim söyledi kitaplarını okumam için bir de okulunuzda bu konuya yönelik seçmeli derslerden al bol bol dedi. Ama gelin görün ki sevgili kardeşlerim "Bizim hiç seçmeli ders yapacak kadar hocamız olmadı ki :((( " Yani ben 3.sınıftayım şu anda ve bir tane bile seçmeli ders görmedim. Varsa yoksa abidik gubidik makine dersleri. İşime yarayacak olsa hiç üzülmeyeceğim. Sırf o iğrenç makine dersleri yüzünden ortalamam iğrenç, belki okulum uzayacak. Bu yetmez gibi bir de bir alt dönemimdeki bütün makine dersleri seçmeli olmuş. Şansa bak. İki dersten birini seçecekler biri atıyorum termodinamik diğeri yönetim ve organizasyon. Benim o dersleri geçecem diye imanım gevredi afedersiniz. Yine geçemedim kaldı çoğu. Adamlar yata yata geçecek. Neyse işte özet olarak seçmeli dersimiz yok. Ben de bari kitap okuyayım dedim geçen dönemden beri marka ve pazarlama üzerine kitaplar okuyorum. Bir de internette marka danışmanları bulup bulup mail atıyorum. Bana yardım edin ben de sizle meslektaş olmak istiyorum diye. Sağolsunlar daha beni ciddiye almayan olmadı. Herkes gayet güzel açıklaya açıklaya yardımcı oldu. Yolun düşerse gel yüz yüze konuşalım dediler. Hatta içlerinden biri meslektaş sayılırız bile dedi. En çok da ona sevindim sanırım. Hepsine de minnettarım.
Son zamanlarda bu maillerden çıkardığım ortak karar ise boş vaktimi bir ajansta değerlendirmem gerektiği. Ben de hazır vizelerim de bitmişken Balıkesir'deki ajansları araştırdım. Balıkesir'de olmadığım için de mail attım 3-4 tane yere. CV falan gönderdim.
Bir tanesinden geri dönüş aldım. Pazartesi görüşmeye gideceğim. İnşallah alırlar beni yanlarına da bir iki şey öğrenirim. Tecrübe önemli. Kitap oku oku nereye kadar? Bakalım artık pazartesi göreceğiz.

12 Kasım 2013 Salı

Okul 2013

Bilen bilir. Boğaziçi Üniversitesi'nde böyle bir etkinlik var. Yakında olacak. Konaklamasıyla semineriyle eğlencesiyle 250 TL. Açıkçası az para değil. Söylememe gerek yok gerçi görünüyor zaten. Ben ve bir kaç arkadaşım karar verdik gideceğiz. Zaten bir arkadaşım da bu etkinliğin üniversitesi temsilcisiydi. Biz gideceğiz diye kendimizi hazırladık. Para durumunu falan düşündük hesap ettik karar verdik. Gidiyoruz. Derken meğersem 750 başvurudan 150 kişi seçilmiş. E biz seçilir miyiz? Şimdi düşünüyorum ben olsam ben de seçmem. Bir kere okulumuza isim bulmaya üşenip "Balıkesir Üniversitesi" diye işin kolayına kaçmışlar. Haliyle bizim okuldan pek de seçim yapmamışlar. Pek de yapmamışlar diyorum çünkü temsilcimiz haricinde bir tane daha arkadaş seçilmiş. Onu da ayıp olmasın diye seçmişler sanırım. Tabi ki üzülmedim! Neden üzülecekmişim canım! Ne heveslenmesi ya ne yapayım ben onu. Bizim okulda da var bir kere. Tamam mini staj olabilir. Ne yani hıh!

Hazır seçilmemişken bir iki eleştiri yapayım hemen etkinlik olmadan.
Bir defa afiş hiç güzel değil. Yani tasarım olarak renkli, resimli, göze hoş falan ama hiç bilgi olmaz mı bir afişin üzerinde? Etkinliğin nasıl bir şey olacağı bile anlaşılmıyor. Bakanların anladığını düşünmüyorum yani ben. O afişten bir şey anlayıp merak eden olursa da girsinler diye bir site yazmışlar sadece. İnsan afişin sağına soluna bir yerine konuşmacı olarak geleceklerin firmalarını falan sıkıştırır hiç yoktan. Belki adamlar kendilerine güveniyorlardır o da olabilir. Sonuçta 750 başvuru olmuş 150sini seçip etkinlik yapacaklar. Daha fazla başvuru olsa ne olur olmasa ne olur? Ama yine de afiş güzel olmalıydı. O kadar ulusal etkinlik yapıyorsun da afişe iki logo koymaya mı üşendin BÜYAK?

Bu blogu neden açtım niçin açtım nasıl açtım?

Öncelikle merhaba.
Bu blogu açmaya daha önceden karar vermiştim ama öğrenciliğimin 3.yılında nihayet adımımı atabildim. Amacım iş yaşamına başlayana kadar kendim için neler yaptığımı neler öğrendiğimi paylaşmak. Paylaşırken hem kendim ne yapmışım onu görürüm hem de belki birileri yararlanır diye düşündüm. O zaman başlayalım bakalım.